Güncel
Trump dün Suriye’den çıkacağım diyordu, bugün savaşa girer mi?
Follow @dusuncemektebi2
Yeni Şafak yazarı Şebnem Oruç, Suriye'de yaşanan gerilimi köşesine taşıdı. Trump'ın Suriye'den çıkma niyetinin biranda savaş pozisyonuna dönüşmesi ve olası senaryoları yorumladı.
DoÄŸu Guta’da Cumartesi günü gerçekleÅŸen kimyasal saldırı sonrası, Rusya ve ABD arasında harareti giderek yükselen bir atışma süreci izlemeye baÅŸladık.
Bu yazıyı kaleme almaya baÅŸladığım sırada Trump Twitter üzerinden “Füzeyi atıyorum, atıyorum aaat-madım,” türü salvolarla, Kuzey Kore Lideri Kim Jong Un’la girdiÄŸi “Benim nükleer düğmem seninkinden büyük” polemiÄŸinin benzeri ÅŸekilde, “Benim füzelerimin hepsi yeni ve akıllı” çıkışları yapmakla meÅŸguldü. Rusya ise bu çıkışlara, “Onları bize deÄŸil, teröristlere at,” üslubuyla cevap vermekteydi.
O kadar çok “son dakika” duyduk, okuduk ki kısa sürede; BM Güvenlik Konseyi’nde yaÅŸanan hararetli tartışmalardan medya önünde yapılan tehditlere, Akdeniz’e gelen savaÅŸ gemilerinden aktif hale getirilen savunma sistemlerine ve de tarafların savaÅŸ pozisyonu almalarına, Esad’ın ailesiyle birlikte Åžam’ı terk ettiÄŸi iddialarından bunların yalanlanmasına… Açıkçası tüm bunlar bana, taraflar gerçekten ve her ihtimale karşı savaÅŸ pozisyonu almalarına raÄŸmen bir aksiyon filminden hallice gelmedi deÄŸil.
Bu filmi daha önce görmüştük
Evet, bu filmi görmüştük, hem de çok kısa süre önce… AÄŸustos 2013’te yine DoÄŸu Guta’da 1300 kiÅŸinin korkunç bir ÅŸekilde yaÅŸamını yitirdiÄŸi bir kimyasal saldırı gerçekleÅŸmiÅŸti ve dönemin ABD BaÅŸkanı’nın Obama olması dışında hemen her ÅŸey aynıydı. 2012 yılında Esad rejiminin kimyasal silah kullandığının kesinleÅŸmesi sonrası Obama o meÅŸhur ‘kırmızı çizgi’ lafını etmiÅŸ, Åžam’ın banliyösü diyebileceÄŸimiz DoÄŸu Guta’da korkunç bir kimyasal katliam yaÅŸanınca da “Tomahawk’ları yolladım yolluyorum,” tavrına bürünmüştü. ABD ordusunun baÅŸkomutanı sıfatıyla son kararı verecek olan Obama, bugün Trump’ın Twitter üzerinden yaptığını kendine has snob üslubuyla televizyon ekranlarından yapıyor, “Ha bugün ha yarın,” mesajı veriyordu. Televizyon ekranlarında savaÅŸ senaryoları çizilir, kronometreler çalıştırılırken, Akdeniz’de ve Orta DoÄŸu çevresinde savaÅŸ gemileri ve askeri üslerde yine bugün olduÄŸu gibi tam bir savaÅŸ hareketliliÄŸi hakimdi.
Tüm dünya da haliyle Esad’ın sonunun geldiÄŸini düşünmeye baÅŸlamıştı. Oysa tüm bu gerilim filminin son sahnesinde beklenmedik bir son vardı. Çıktı çıkıyor denilen savaşın yerine, Obama yönetimi ve Kremlin Suriye’deki kimyasal silahların taşınması ve imha edilmesi için Åžam rejimiyle anlaÅŸtı. “Esad gitmeli” cümlesini ilk kuran kiÅŸi olan Obama, Esad’ın daha çok uzun süre Åžam’da kalmasını bu hamlesiyle garantilemiÅŸ oldu. Obama’nın bu hamlesine baÄŸlı olarak Beyaz Saray’da bugün ABD yerleÅŸik düzeni için bir ‘anormali’ olarak nitelenebilecek Trump oturuyor ve Esad Suriye’nin tamamına bir kez daha sahip olma hayalleri kuruyor.
Kamuoyu önündeki savaş tehditlerinin arkasındaki gizli müzakereler
Obama yönetimi ve Kremlin sadece Suriye’deki kimyasal silahların imhasında anlaÅŸma saÄŸlamamıştı o gün, aynı zamanda Ä°ran’la nükleer müzakerelere baÅŸlanacağı da o zaman duyurulmuÅŸtu dünyaya. ABD medya önünde “Büyük Åžeytan” olarak nitelediÄŸi Ä°ran’la çoktan beri gizli gizli bu konuda görüşmeler yapıyordu ancak “ılımlı” Ruhani’nin de kısa süre önce CumhurbaÅŸkanı olmasının da katkısıyla, “Åžam’a yapılacak bir saldırının Ä°ran’ı da vuracağı” tehdidine çevirmiÅŸ ve dayattığı ÅŸartlarla Ä°ran’ı P5+1 ülkeleriyle masaya oturtmayı baÅŸarmıştı.
Peki, Obama bile Esad’a saldırmamışken “hayvan” demesine raÄŸmen Esad’ı kendisine bir tehdit olarak görmeyen Trump neden saldırsın? Suudi Arabistan ve Ä°srail gibi Trump dostları, Suriye’deki Ä°ran varlığı nedeniyle bunu istiyor ve teÅŸvik ediyor olabilir ancak Trump, Putin gibi yakın arkadaÅŸ olmayı istediÄŸi biriyle savaÅŸa girmeyi gerçekten düşünüyor mu? Daha geçen hafta “Suriye’den çekilmek, askerlerimizi eve getirmek istiyorum,” diyen birinden söz ediyoruz. Bugün “yaptıklarının bedelini ödetmek istediÄŸi” BeÅŸar Esad geçen hafta da oradaydı ama “DAEÅž’le mücadele için oradaydık. Onların sonu geliyor, o zaman niye kalalım,” diyen Trump’ın hiç de umurunda deÄŸildi bu durum. Trump’ın ekibi giderek daha fazla Ä°ran karşıtı bir renge bürünüyor olduÄŸu için Suriye’den çıkma açıklamasını buradaki varlığını Suudiler’e ödetme hamlesi gibi görenler olabilir ancak ben Trump’ın gerçekten de Suriye’de kalmak istediÄŸini, oradaki ‘derin’ Amerikan projelerini önemsediÄŸini düşünmüyorum. Hatta başında Rusya soruÅŸturması gibi bir sorun olmasa ve Washington’da sözünü biraz daha dinletebilmiÅŸ olsaydı, muhtemelen Moskova’yla çoktan Suriye’nin geleceÄŸi ve ortak terörist avı için masaya oturmuÅŸ olurdu bile.
Ä°ngiltere’deki casus kriziyle baÅŸlayan Batı ülkeleriyle Rusya arasındaki yeni gerilim ve söz konusu Rusya soruÅŸturması nedeniyle Trump’ın, kamuoyu önünde mevcut Suriye geriliminde Putin’e karşı sessiz kalması beklenemez. Ama Rusya’yla da Suriye’de karşı karşıya gelmeyi istediÄŸini hiç zannetmiyorum. Casus krizi nedeniyle Batı’daki diplomat kovma sırasına ABD de girmiÅŸti ancak hemen ertesinde Putin ve Trump’ın yüz yüze görüşeceÄŸi, hatta bu görüşmenin Beyaz Saray’da olabileceÄŸi dile getirilmiÅŸti. Kim Jong Un’la o kadar laf dalaşına girip “Acaba Trump Kuzey Kore’yi vuracak mı?” derken Kuzey’in barış masasına yaklaÅŸtığı ve ufukta bir Kim-Trump görüşmesinin olduÄŸu ortaya çıkmıştı.
Demem o ki, bu hır gürün ardından savaÅŸ yerine beklenmedik bir anlaÅŸma çıkarsa ÅŸaşırmayalım. Eminim ki, medyada kopan fırtınanın gizlediÄŸi kapalı kapılar arkasında kurulu bir masa ve o masada da hararetli bir pazarlık muhakkak vardır. Suudi Arabistan, BAE, Ä°srail gibi bazı ülkeler Trump’ı elbette ki kendi menfaatlerine uygun ÅŸekilde Suriye’de tutmak ve Ä°ran’a saldırtmak için gereken her ÅŸeyi yapacaktır, hatta ‘sahte bayrak operasyonları’ bile beklemek mümkün, ama tüm bu yükselen gerilimin ardından beklenmedik bir anlaÅŸma, ÅŸaşırtıcı bir Trump-Putin mutabakatı çıkarsa hiç ÅŸaşırmayacağım.
Henüz yorum yapılmamış.